Usta, cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin eksikliklerine ve denetimsizlik nedeniyle artan yolsuzluklara dikkat çekerek, “Bu sistemde hesap verebilirlik yok. Cumhurbaşkanı, bütçesinin arkasında durmaktan bile kaçınıyor” şeklinde eleştirilerde bulundu. Usta, sistemin şeffaflık ve denetim eksikliklerinin ekonomik açıdan olumsuz sonuçlar doğurduğunu vurguladı.
“Cumhurbaşkanı bütçesine sahip çıkmıyor”
Yeni sistemin sorunlarına dikkat çeken Usta, “Eski sistemde bütçenin sahibi Başbakandı ve bütçesini savunmak için Meclis’e gelirdi. Yeni sistemde Cumhurbaşkanı bütçenin tek sahibi, ancak bir defa bile Meclis’e gelip bütçesi hakkında konuşmuyor. Bu durum kabul edilemez. Bu sistemin ruhuna uygun değil. En azından bütçe görüşmelerinin ilk ve son gününde Meclis’te bulunması millete saygının bir gereğidir” ifadelerini kullandı.
“Denetim mekanizmaları felç edildi”
Hükümetin denetimden kaçındığını belirten Usta, “5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi Kanunu’nun etkisi ortadan kaldırıldı. Sayıştay 3 kez budandı ve işlevsiz hale getirildi. Kamu kurumlarının iç denetim mekanizmaları çalışmıyor. Denetimsizlik, yolsuzlukları ve kaynakların israfını artırıyor. Türkiye, Yolsuzluk Algı Endeksi’nde son 10 yılda 62 sıra gerileyerek 115’inci sıraya düştü. Böylesine hızlı bir düşüşe dünyada başka bir örnek yok” dedi.
“Denetim eksikliği yolsuzluğu artırıyor”
Hükümetin denetim mekanizmalarını etkisiz hale getirdiğini savunan Usta, somut örnekler üzerinden ciddi yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarında bulundu. Rusya'dan alınan ucuz petrolün fiyat avantajının vatandaşa yansıtılmadığını belirten Usta, “Rusya’dan ucuz petrol alıyoruz ama içerideki akaryakıt fiyatları Cenova fiyatlarına göre belirleniyor. Aradaki yaklaşık 40 dolarlık fark kimin cebine gidiyor? Bunu soruyoruz, hiçbir cevap yok. Savcılar harekete geçmiyor, denetim birimleri devreye girmiyor. Böyle bir ülke olabilir mi?” dedi.
Doğal gaz alım sözleşmelerinin zamanında yenilenmemesinin ülkeye büyük zarar verdiğini ifade eden Usta, “2021 yılında doğal gaz alım sözleşmeleri yenilenmediği için milyarlarca dolarlık ek maliyetle karşılaştık. Devletten doğal gaz aldığınızda rüşvet alamazsınız, ama spot piyasadan aldığınızda istediğiniz kadar pahalı gaz alabilirsiniz. Hükümetin çalışma mantığı maalesef budur” dedi.
Elektrik depolama lisanslarıyla ilgili de ciddi bir rant yaratıldığını öne süren Usta, “Elektrik depolama projelerinde hiçbir yarışma yapılmadan yandaşa önceden haber veriliyor, ardından ‘müracaat sırasına göre lisans vereceğim’ deniyor. Bu sistemle, bugünkü piyasa rakamlarına göre en az 3 milyar dolarlık rant yandaşların cebine aktarılıyor” ifadelerini kullandı.
“Devlet Planlama Teşkilatı yeniden kurulmalı”
İYİ Parti Ekonomi ve Kalkınma Politikaları Başkanı ve samsun Milletvekili Dr. Erhan Usta, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) kaldırılmasını ve bunun Türkiye’ye verdiği zararı gündeme taşıdı. Usta, “DPT bu ülkenin beyniydi. 2011 yılında önce Kalkınma Bakanlığı’na dönüştürüldü, ardından işlevsiz hale getirildi. Türkiye’yi hem makroekonomik ve hem de sektörlerin makrosu düzeyinde gören böyle bir kurumun, yeniden kurulmasına ihtiyaç var” dedi.
“Cevdet Yılmaz’ın büyük sorumluluğu var”
DPT’nin kaldırılması sürecinde dönemin sorumlu bakanı Cevdet Yılmaz’ı eleştiren Usta, “2011 yılında DPT, Kalkınma Bakanlığı’na dönüştürülürken Cevdet Yılmaz buna engel olmadı. Kendi siyasi kariyerini korumak için devletin en önemli kurumunun yok edilmesine seyirci kaldı. Bugün Türkiye, DPT gibi bir planlama kurumuna sahip olmadığı için ‘beyinsiz’ bir şekilde yönetiliyor” ifadelerini kullandı.
“DPT’nin yerine kurulan yapı işlevsiz”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile kurulan Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın DPT’nin görevlerini yerine getiremediğini belirten Usta, “Strateji ve Bütçe Başkanlığı, DPT’nin bir anlamda devamı gibi görünse de ne makroekonomiyi ne de sektörlerin büyük resmini görebiliyor. Üstelik bu kuruma dünya çapında uzmanlar kazandırılmıştı, ama 2018’de bu uzmanlar havuza gönderildi. Harvard mezunları dahil, birçok uzman Türkiye’den ayrıldı ve uluslararası kuruluşlarda çalışmaya başladı. Bu, bilgi birikiminin yok edilmesi anlamına gelir” dedi.
Türkiye’nin yeniden bir planlama teşkilatına ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Usta, şu çağrıyı yaptı: “Makroekonomik bakışı sağlayacak, kamu yatırımlarını yönetecek ve sektör uzmanlığını yeniden ön plana çıkaracak bir DPT kurulmalıdır. Bu yapılırken kaybedilen insan kaynağı geri kazanılmalı ve gerekirse yabancı uzmanlardan da destek alınmalıdır.”
“Berat Albayrak dönemi sistemin çöküşünü hızlandırdı”
DPT’nin kaldırılmasından sonra oluşan plansızlık ve denetimsizlik sorunlarına Berat Albayrak dönemini örnek gösteren Usta, “Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanı olduğu dönemde, tüm kararlar tek kişinin sözüne göre alındı. Planlama, denetleme ve bütçeleme sistemleri tamamen devre dışı bırakıldı. Bu anlayış, Türkiye’yi büyük ekonomik sıkıntılara soktu” dedi.
“Diyanet Vakfı şeffaf değil”
Diyanet Vakfı’nın kurban organizasyonları ve hac işlemlerindeki yaklaşımını eleştiren Usta, “Diyanet Vakfı, kurban organizasyonlarını ticari bir faaliyet gibi görerek kâr odaklı çalışıyor. Hac organizasyonlarında ise ciddi verimsizlik ve pahalılık var. Diyanetin faaliyette bulunduğu çok sayıda şirketin ehil kadrolar tarafından, hesabı kitabı bilen kadrolar tarafından yönetilmesi lazım.” ifadelerini kullandı.
“Varlık Fonu tam bir kara batak”
Varlık Fonu'nu sert bir şekilde eleştiren Erhan Usta, bu yapının tamamen denetimsiz ve kurumsallıktan uzak olduğunu söyledi. “Varlık Fonu tam bir kara batak. İlk kurulduğunda Berat Albayrak kurul üyesiydi, ama Lütfü Elvan ve Mehmet Şimşek gibi isimler dahil edilmedi. Belki onlar bu yapıya bulaşmak istemediler. Bu fonun başında Cumhurbaşkanı Erdoğan var. Varlık Fonu’nun mutlaka Sayıştay denetimine tabii olması lazım.” ifadelerini kullandı.
Fonun kuruluşundan bu yana usulsüzlüklerin gündeme geldiğini belirten Usta, “75 milyar dolar yatırım vaadiyle kurulan fondan 25 milyon dolar buharlaştı. Şimdi bu durum mahkemeye taşındı, ancak denetim raporlarında bile bu skandal yer almadı” dedi.
“Kâr eden şirketler zarara sürüklendi”
Varlık Fonu’na devredilen şirketlerin zarar etmeye başladığını belirten Usta, “Eskiden kâr eden BOTAŞ gibi şirketler, Varlık Fonu bünyesine girdikten sonra zarar eder hale geldi. Bunun yanı sıra, bugüne kadar Hazine’den 314 milyar lira fon aktarılmış. Geçmişte böyle bir ihtiyaç asla yoktu.” ifadelerini kullandı.
“İletişim Başkanlığı bütçesi birçok kurumdan daha büyük”
Dr. Erhan Usta, İletişim Başkanlığı’nın bütçesini ve harcamalarını eleştirerek, “2025 yılı için İletişim Başkanlığı’na ayrılan bütçe 6,2 milyar lira. Bu bütçe, toplamda 227 devlet idaresinin 157’sinden daha büyük. Yıl bitmeden bütçe ödeneklerini aşan harcamalar yapmış bir kurumdan bahsediyoruz. Bu bütçe, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın propagandasına hizmet ediyor.” ifadelerini kullandı.
Usta, İletişim Başkanlığı’nın personel sayısına da dikkat çekerek, “Strateji ve Bütçe Başkanlığı gibi Türkiye’nin tüm planlama faaliyetlerinden sorumlu bir kurumun personel sayısının iki katına sahip. Bu kadar büyük bir yapı hem verimsiz hem de ciddi bir harcamaya sebep oluyor.” dedi.
“Cumhurbaşkanlığı ofisleri sorumluluk karmaşası yaratıyor”
Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki ofis ve kurulların işleyişini eleştiren Usta, “Bu ofislerin ne iş yaptığı belli değil. Devlette zaten aynı görevleri yerine getiren birimler var. Bu durum, sorumluluk karmaşasına neden oluyor. Sorumluluğun belirsiz olduğu bir yerde doğru bir yönetimden söz edilemez” şeklinde konuştu.
Usta, İstanbul Dünya Finans Merkezi Projesi’ni örnek göstererek, “Bu proje, 2009’da 72’nci sıradan Küresel Finans Merkezleri Endeksi’ne girmiş ve 2014’te 42’nci sıraya kadar yükselmişti. Ancak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra Finans Ofisi kuruldu ve sıralama 2018’de 76’ncı sıraya, bugün ise 104’üncü sıraya geriledi. Kurduğunuz kurumlar, yaptıkları işin tam tersine zarar veriyor” ifadelerini kullandı.
“Filistin söylemleriyle uygulamalar çelişiyor”
Dr. Erhan Usta, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına tepki gösteren hükümetin boykot çağrılarındaki çelişkileri gündeme taşıdı. Usta, “Bir yandan İsrail’i boykot çağrısı yapıyorsunuz, diğer yandan devlet hastanelerinde, boykot edilen Burger King şubeleri açılıyor. Örneğin, Rize’de bir şehir hastanesinde Burger King şubesi dualarla açıldı. Daha sonra İzmir ve Adana’da yeni şubeler açıldı. Bu nasıl bir çelişki?” diye sordu.
Boykot edilen İzmir şubesinin işletmecisinin eski AK Parti Mardin milletvekili aday adayı Abdurrahman Demirkesen olduğunu açıklayan Usta, “Bu kişi, aynı zamanda Halkbank avukatı Gürkan Demirkesen’in babası. Tüm belgeler elimizde. Ticaret sicil kaydından sosyal medya hesaplarına kadar her şey ortada. Bu ahlaksızlıktır, bu çifte standarttır” dedi.
Usta, hükümeti tutarlı bir politika izlemeye çağırarak, “Eğer bir firmayı boykot edecekseniz, bunu gerçekten yapın. Boykot etmiyorsanız, o zaman bu hamasetle milleti kandırmayın. Bu tavır vicdana sığmaz” ifadelerini kullandı.